Haber

Hatay’da depremzedeler ilk iki günde neler yaşadı?

“İnsanın delirmemesi mümkün değil, imkansız. Enkazın altında çocuklar var…”

Hatay’da Atatürk Bulvarı’nda enkaz altında kalan torunlarına henüz ulaşamayan bir adam jandarmaya böyle isyan ediyor. Hatay halkı günlerdir ölü ya da diri yakınlarına ulaşmaya çalışıyor. Kentte en çok konuşulan konu ise arama kurtarma çalışmalarına geç kalınması. Şehirde öfke ve hüzün bir arada var olur.

Deniz Gülşen parti gönüllüsüdür. Türkiye İşçi Partisi (TİP) heyetiyle depremden 18 saat sonra şehre geldi. Bu tarihten itibaren TİP Afet Uyum Merkezi’nde çalışmaktadır. Şehre vardığı an gördüklerini ve duyduklarını unutamaz:

“İlk gün Armutlu Mahallesi’nde ‘Sesimizi duyan var mı’ diye bağırdığımızda birçok binadan çığlıklar yükseldi. İkinci gün sonunda devlet geldi. Önce TSK’yı gördüm. Sonra AFAD geldi.”


TİP üyesi Deniz GülsenFotoğraf: Burcu Karakas/DW

“Enkazdan kendi çabalarımızla çıktık”

Hatay’da arama kurtarma ekiplerinin gecikmesi nedeniyle çok sayıda depremzedenin yakınlarını kendi imkanlarıyla tahliye etmek zorunda kaldığını anlatıyor. İyilik Mahallesi’nde oturan Çiğdem ve Sebati Ünsal çifti gibi. İlk gece iki oğlunu yıkılan evlerinin enkazından canlı olarak kurtarmayı başardı. Sebati Bey o günü anlatırken sinirlenir:

“İkisini de kendi çabalarımızla çıkardık. İlk gün kimse yoktu. Burada Allah’ın oğlu da yoktu. Gelen olmadı. İki gün çok zorluklar çektik. Sonra gelmeye başladılar. Bu acı tarifsiz. Kendi imkanlarıyla çıktılar. İnsan perişan oldu.”


Çiğdem – Sebati Uysal çifti Fotoğraf: Burcu Karakas/DW

Şehirde konuştuğumuz birçok depremzede Şevki Cengiz Parla gibi onlarca yakınını kaybettiğini söylüyor. Teyzelerini, amcalarını ve yeğenlerini depremde kaybettiğini anlatan Parla, “Otuz kişilik ailemizde 10 kişi kaldı” diyor. İkinci haftadan itibaren yakınlarının cansız bedenlerine ulaşmaya başladılar:

“Vücudumuzu bile teşhis edemedik, o kadar kötüydü ki. Şu anda 3 kişi daha enkaz altında. Acımız çok büyük. Bu acının tarifi yok. Allah yardımcımız olsun.”

“Yakınlarını uzaklaştırmak için kendi parasıyla vinç kiraladı”

Arama kurtarma ekiplerinin gecikmesi, depremzedeleri çare aramaya ve mevcut kaynakları seferber etmeye sevk etti. Depremin 209. saatinde bir enkazın önünde rastladığımız İzmirli Yakamoz Arama Kurtarma ekibi, “Hatay’da bu saat itibariyle hala girilmemiş batıklar var. Bazı meskenler var. hiç girilmemiş, çünkü girişi açılmamış, görülebiliyor.”

Ekip, eksik malzemeleri daha çok halktan ve gönüllülerden temin ettiklerini, istekli inşaat firmalarının hafriyat ve kırma aletleri gönderdiğini hep bir ağızdan anlatıyor. Şehre geldikleri gün ekipmanın yok denecek kadar az olduğunu, arama kurtarma grubu göremediklerini, hem ekipmanın hem de arama kurtarma gruplarının yetersiz olduğunu söylüyorlar.


Yakamoz Arama Kurtarma Fotoğrafı: Burcu Karakas/DW

Yakamoz çalışanları, Armutlu Mahallesi için “Bir hafta geçti, üç gündür burada çalışıyoruz” diyor. Ekip üyeleri ayrıca, çıkardıkları bazı kişilerin donarak öldüklerine tanık olduklarını da ekliyor.

Yakamoz, Arama Kurtarma, koli taşıma ve çadır kurma konularında lojistik destek sağlayan bir ekiptir. Ancak Hatay’daki çaresizlik nedeniyle ellerinden geldiğince depremzedelere yardım etmeye çalıştılar. Yolda “Yardım eder misiniz?”, “Cenazemizi kaldırır mısınız?” Kendilerini durduran birçok depremzedeyle karşılaştıklarını ve onları geri çeviremediklerini bildiriyorlar.

Ekip üyelerinden Emirhan, “kabzanın (madencilerin kullandığı delici alet) ne olduğunu yeni öğrendim” diyor. İki gün boyunca arama kurtarma çalışmalarına destek verdikleri bir enkazın önünde yakınlarını arayan depremzede, anlatmaya başlıyor:

“Bu vatandaş kendi parasıyla yakınlarını enkazdan çıkarmak için vinç kiralamıştı. Konuşurken aralıklı olarak ‘kiraladım’ dedi.

Yedi katlı binadan sağ kurtulan tek kişi

Aradan geçen günlere rağmen enkazdan sağ kurtulanlar da oldu. Bunlardan biri de Gülcan Yılmaz. Cumhuriyet Mahallesi’nde oturan 45 yaşındaki kadın, depremin beşinci gününde Zonguldak’lı madenciler tarafından yedi katlı binadan çıkarılabilen tek kişi oldu. Aynı odada bulunan eşi Ali Yılmaz ise bulunamadı.


Deprem Kurbanı Ahmet CeylangüdenFotoğraf: Burcu Karakas/DW

Gülcan Yılmaz’ın ağabeyi Ahmet Ceylangüden’in gözleri sevinçten ve hüzünden ablasından bahsederken parlıyor:

“O enkazda ‘Gülcan adında bir canlı var’ denilince mutluluğum tarif edilemez. Bize bir canlı var denildi ve adımız Gülcan oldu. İşte o benim ablamdı.”

Adana’da tedavi gören Gülcan Yılmaz’ın kangren nedeniyle sağ kolu ve iki bacağı doktorlar tarafından kesilmek zorunda kaldı. Ahmet, her şeye rağmen ağabeyinin hayatta olmasına şükretmektedir:

“Tamam. Nefes alsın. Senin gibi yüzüme baksın yeter bize. Ömür boyu babam 75 yaşında ‘Ölene kadar bakacağım’ dedi ‘Bakacağız değil mi! Yüzümüze gülsün, konuşsun. Buna katılıyoruz.”


Gülcan Yılmaz’ın eşi Ali Yılmaz kurtarılamadı Fotoğraf: Burcu Karakas/DW

Ahmet Bey beş yaşındaki yeğenini beyin sarsıntısında kaybetmiştir. İlk gün anne ve babasını kendi imkanlarıyla hayata döndürmeyi başardı:

“Motorlu testere bulduk, babamı parmaklıklardan çıkardık. Önce annem öldü sandık. Sonra bir çöp parçasının oynadığını gördüm. Biraz karım olmuştu. ‘Anne’ diye seslendim, sesini duydum. Kapı ile beton arasına sıkışmış. Bir yaşam üçgeni oluşmuş. Burada artık herkesin bir hikayesi var.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu